1 dakika okundu
ANTİKÇAĞ’DA SİYASAL DÜŞÜNCE - 3


Gerçekten de, Antikçağ Hellen kent devletlerinin özellikleri içinde onların geleceğinde en çok rol oynayan, dün sözünü ettiğimiz “partikülarist” (“ayrılmacı”) oluşlarıdır. 


Burada her devlet ne kadar küçük olursa olsun, kendi işlerini kendisi görmek istemiştir. Hattâ devlet yaşamının bu biçimi Hellenler’e bir zaman o kadar doğal gelmiştir ki, bunun bütün yüksek kültürler için en birinci koşul olduğu kanaatine bile varmışlardır. Bundan dolayı Hellenler’in siyasal kuramlarında “devlet” ve “kent” (polis) aynı şeylerdir.

Bu teorileri koyan Hellen düşünürleri için, ancak, vatandaşları siyasal haklarını kullanmak üzere her zaman "toplanabilen" bir polis (kent), “devlet” kavramına layıktır. Onun için, örneğin İran devleti gibi onların “barbar” dedikleri komşuların muazzam, teritoryal devletleri bu anlamda “devlet” bile sayılmazlar. Sonra, öyle birkaç kenti içinde birleştirecek büyük bir devlet de M.ö. 5. Yüzyıl Hellenleri tarafından düşünülememiştir.

Vakıa, zamanla ufak bir şehrin dışa karşı kendini yalnız başına savunamadığı görülmüş ve bazı şehirlerin birleşmelerine zorunluluk hasıl olmuştu. Lâkin, bunlar yığın halinde birleşmelerdi ve aralarında gerçek anlamda organik bir bütünlük, içselleştirilmiş bir birlik ve insicam yoktu.

Bunun için Hellen devlet teorilerinde ne "Attika-Delos İttifakı" denilen bir ittifak devletinden, ne de "Peloponnesos Birliği" denilen bir devletler birliğinden söz edilmiştir.

Hellen “devlet ilmi” yalnızca “polis”, yani şehir devletiyle meşgul olmuş; bunun dışında, tüm Hellenler’i bir “birlik” halinde içinde toplayabilecek bir “devlet kavramı” yaratamamıştır.




[DEVAM EDECEK]  
         

                                                                                                                  Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR